Üçgenlerin açıları ve kenarları arasındaki ilişkilerle ilgilenen matematik dalı olan trigonometri, genellikle antik Yunan astronomları ve matematikçileriyle ilişkilendirilir. Ancak son araştırmalar, eski Babillilerin Yunanlılardan ve Pisagor ‘dan 1.000 yıldan daha uzun bir süre önce kendilerine özgü bir trigonometri biçimi geliştirdikleri gerçeğine ışık tutmuştur. Bu makalede, Babilli arazi ölçümcülerinin bu çığır açan matematiksel kavramı nasıl keşfettiklerinin ve kullandıklarının büyüleyici hikayesini keşfedeceğiz.
Saklı Geçmişin Ortaya Çıkarılması
Günümüz Irak’ında yaşamış olan eski Babilliler, arkalarında kil tabletler şeklinde bir bilgi hazinesi bırakmışlardır. Binlerce yıl öncesine dayanan bu tabletler, ileri matematik ve geometri anlayışları da dahil olmak üzere Babil yaşamının çeşitli yönleri hakkında değerli bilgiler sağlamıştır. Si.427 olarak bilinen böyle bir tablet, Babilli arazi ölçümcülerinin dünyasına büyüleyici bir bakış sunuyor.
Bağdat’ın güneybatısındaki Sippar’da kazılan Si.427 numaralı kadastro çalışması, antik dünyanın en eski uygulamalı geometri örneklerinden biridir. Peder Jean-Vincent Scheil tarafından 1894 yılında bir Fransız arkeolojik keşif gezisi sırasında keşfedilen bu tablet, onlarca yıldır Türkiye’de İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmektedir. Önemine rağmen Si.427’nin gerçek önemi yakın zamana kadar bilinmiyordu.
Arazi Mülkiyetinin Değişen Görünümü
Eski Babil’de toprak mülkiyeti Eski Babil döneminde (MÖ 1900 ile 1600 yılları arasında) önemli bir değişim geçirmiştir. Başlangıçta, büyük tarım arazileri ağırlıklı olarak tapınaklar veya saraylar gibi kurumlara aitti ve bu da haritacıların kesin sınırlar belirleme ihtiyacını azaltıyordu. Ancak toprak mülkiyeti özel şahıslara geçtikçe, doğru ölçme ve sınır belirleme talebi de artmıştır.
Babilliler, arazi anlaşmazlıklarının çözümünde ve adaletin sağlanmasında haritacıların hayati rolünün farkındaydı. O dönemden kalma bir şiir, yetenekli ölçücülerin arazileri doğru bir şekilde bölme ve tarlaları paylaştırma konusundaki önemini vurgulamaktadır. Ölçmenin sembolik araçları olan ölçüm ipi ve birim çubuk, adaleti temsil ediyordu ve Babil kültürüyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılıydı.
Si’nin Geometrik Dehası.427
Si.427, Babilli ölçmecilerin ileri geometrik bilgilerine dair kanıtlar sunmaktadır. Dik açıların yaklaşık olduğu daha önceki yüzey araştırmalarının aksine, Si.427 mükemmel doğrulukta dik açılar sergilemektedir. Bu da şu soruyu akla getirmektedir: Böyle bir hassasiyeti nasıl elde etmişlerdir?
Cevap, Pisagor’un teoremini karşılayan kenar ölçümlerine sahip özel bir dik açılı üçgen veya dikdörtgen türü olan Pisagor üçlülerini keşfetmelerinde ve kullanmalarında yatmaktadır. Teorik olarak mükemmel dik açılara sahip bu üçgenler, Babilli ölçmecilerin M.Ö. 1900 gibi erken bir tarihte doğru arazi ölçümleri yapabilmelerini sağlamıştır.
Si.427 sadece bir değil, üç Pisagor üçlüsü içerir ve bu da Babillilerin bu geometrik kavrama dair derin anlayışını daha da vurgular. Bu olağanüstü tablet sadece Babillilerin matematiksel hünerlerini ortaya koymakla kalmıyor, aynı zamanda trigonometrik prensipleri pratikte nasıl uyguladıklarına dair de fikir veriyor.
Noktaları Birleştirmek: Türkiye ve İstanbul
Si.427’nin önemi matematiksel çıkarımlarının ötesine uzanmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi, bu paha biçilmez tablet şu anda İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmektedir. Tabletin Türkiye’de, İstanbul’da bulunması, antik Babil ile bölge arasındaki zengin kültürel mirasın ve tarihi bağlantıların bir kanıtıdır.
Dr Daniel Mansfield, eski bir kil tabletin uygulamalı geometrinin en eski ve en eksiksiz örneği olabileceğini ortaya çıkardı. Si.427 olarak bilinen tablet, 19. yüzyılın sonlarında şu anda orta Irak’ta keşfedildi, ancak UNSW bilim insanının dedektif çalışması bugün ortaya çıkana kadar önemi bilinmiyordu.
En heyecan verici olanı ise Si.427’nin uygulamalı geometrinin bilinen en eski örneği olduğu düşünülüyor.
Türkiye, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan stratejik konumuyla tarih boyunca medeniyetlerin kesiştiği bir kavşak noktası olmuştur. Babil’in bölge üzerindeki etkisi, matematik ve geometri de dahil olmak üzere çeşitli yönlerden görülebilir. Si.427, antik bilginin sınırları nasıl aştığının ve farklı kültürleri nasıl etkilediğinin somut bir hatırlatıcısıdır.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Babilliler trigonometriyi Yunanlılardan önce nasıl keşfettiler?
Babilliler, arazi ölçümcüleri olarak ihtiyaçlarına göre kendilerine özgü bir trigonometri biçimi geliştirdiler. Kesin ölçümler elde etmek için Pisagor üçlülerini kullandılar.
Si.427’nin önemi nedir?
Si.427 antik dünyadaki en eski uygulamalı geometri örneklerinden biridir. Babilli ölçmecilerin trigonometriyi ileri düzeyde kavrayışlarını ve Pisagor üçlülerini kullanımlarını göstermektedir.
Si.427 neden İstanbul’da gösteriliyor?
İstanbul, Türkiye, antik Babil ile zengin bir tarihi bağa sahiptir. Tabletin İstanbul’daki varlığı, tarih boyunca gerçekleşen kültürel alışverişi ve etkileri örneklemektedir.
Babilliler arazi ölçümünde trigonometriyi nasıl kullandılar?
Trigonometri, Babilli haritacıların sınırları doğru bir şekilde belirlemelerine ve arazi anlaşmazlıklarını çözmelerine olanak sağladı. Pisagor üçlülerini kullanarak arazilerin ve tarlaların kesin ölçümlerini elde ettiler.
Babillilerin trigonometriyi kullanmalarından ne gibi sonuçlar çıkarabiliriz?
Babillilerin trigonometriyi erken dönemde geliştirmeleri, ileri matematik bilgilerini ve geometrik ilkelerin pratik uygulamalarını göstermektedir. Eski Babil toplumunda ölçme ve doğru arazi ölçümlerinin önemini vurgular.
Eski Babilliler trigonometri alanında öncü olmuşlar ve bu matematiksel kavramın kendilerine özgü biçimini eski Yunanlılardan çok önce geliştirmişlerdir. Dikkat çekici kadastro tableti Si.427, arazi ölçümünde trigonometrik prensipleri derinlemesine anladıklarının ve pratik olarak uyguladıklarının kanıtıdır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde bulunan bu tablet, antik Babil ile günümüz Türkiye’si arasındaki tarihsel bağlantıların bir kanıtı niteliğindedir. Babillilerin trigonometriyi kullanmaları sadece ölçme tekniklerinde devrim yaratmakla kalmamış, aynı zamanda onların olağanüstü matematiksel becerilerini ve medeniyetlerinin kalıcı mirasını da ortaya koymuştur.
Bir yanıt yazın