Press ESC to close

Sen çok yaşa Cumhuriyet!

100 yıl önce, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atıldığında, bir hayalin peşinden koşan bir milletin destansı hikayesi yazılmaya başlandı. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, Türk halkı, bağımsızlık, bilim, ve hürriyet için yeni bir çağın kapılarını araladı. Bu büyük millet, sadece savaş alanlarında değil, aynı zamanda fabrikalar, okullar ve eğitim kurumları inşa ederek de zafer kazandı. Cumhuriyet bize çok yakışmıştı…

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, Türkiye’nin kaderi yeniden yazıldı, bu sefer ileriye dönük, aydınlık bir gelecek için. Cumhuriyetimizin 100. yılına yaklaştığımız bu anlamlı dönemde, geçmişimizi anmak ve geleceğe ilham vermek için bu yazıyı kaleme alıyoruz. İşte Cumhuriyet kazanımlarını ve değerlerini yürekten anlatacak bir yolculuğun başlangıcı.

Bir Düş ve Vizyonun İzinde: Atatürk’ün Türkiye’sinde Sanayi ve Üretim Devrimi

Cumhuriyet

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti, yeniden doğuşunu ilan etti ve savaş sonrası yıkılmış bir ülkeyi ayağa kaldırmak için büyük bir azimle çalışmaya başladı. Atatürk’ün en büyük hayali, Türkiye’yi modern bir sanayi ülkesi haline getirmek ve bu hayali gerçekleştirmek için fabrikaların temellerini attı. İşte bu dönemde kurulan ve Türkiye’nin sanayi altyapısını güçlendiren o büyük fabrikaların hikayesi.

Ankara Fişek Fabrikası, Gölcük Tersanesi, Şakir Zümre Fabrikası ve Eskişehir Hava Tamirhanesi ile başlayan bu dönüşüm, hızla yayıldı. Alpullu Şeker Fabrikası, Uşak Şeker Fabrikası, Kırıkkale Mühimmat Fabrikası, Bünyan Dokuma Fabrikası ve Eskişehir Kiremit Fabrikası, ülkenin sanayi üretimini artırmak için kurulan fabrikalardan sadece birkaçıydı.

Bu fabrikalar sayesinde, kömürden kroma, diğer madenlere ve demire kadar birçok alanda üretim artışı yaşandı. Şeker üretimi, tekstil, pamuk, yün, ipek ve daha pek çok alanda Türkiye kendi ihtiyacını karşılayacak bir üretim kapasitesine ulaştı. Ülke, dışa bağımlılığını azalttı ve kendi kaynaklarını daha etkili bir şekilde kullanmaya başladı.

Atatürk’ün kurduğu bu fabrikalar sadece ülkenin sanayisini güçlendirmekle kalmadı, aynı zamanda gelecek nesillere de ilham kaynağı oldu. Bu fabrikalar, Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık için gösterdiği azmin bir simgesi haline geldi. Atatürk, “Türk Milleti, Türk Malı Alın; Türk Parası Türk Ülkesinde Kalsın!” dedi ve bu söz, bu fabrikaların kuruluş felsefesini özetledi.

Bugün, bu fabrikaların mirası hala devam ediyor ve Türkiye’nin sanayi üretimine önemli katkılarda bulunuyor. Atatürk’ün hayalini gerçekleştirdiği bu fabrikalar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımlarının bir parçasıdır ve gelecek nesiller için bir hatıra olarak yaşamaya devam ediyorlar.

İşte Atamızın Kurduğu Fabrikalar

  • Ankara Fişek Fabrikası (1924)
  • Gölcük Tersanesi (1924)
  • Şakir Zümre Fabrikası (1925)
  • Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
  • Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
  • Uşak Şeker Fabrikası(1926)
  • Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926)
  • Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
  • Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
  • Kırıkkale Elektrik Santrali Ve Çelik Fabrikası (1928)
  • Ankara Çimento Fabrikası (1928)
  • Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
  • İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929)
  • Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
  • Nuri Killigil Tabanca, Havan Ve Mühimmat Fabrikası (1930)
  • Kırıkkale Elektrik Santrali Ve Çelik Fabrikası (1931- Genişletildi)
  • Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)
  • Turhal Şeker Fabrikaları (1934)
  • Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934)
  • Bakırköy Bez Fabrikası (1934)
  • Bursa Süt Fabrikası (1934)
  • Paşabahçe Şişe Ve Cam Fabrikası (1934 Temel Atma)
  • Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 Temel Atma)
  • Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
  • Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
  • Isparta Gülyağı Fabrikası (1934)
  • Ankara, Konya, Eskişehir Ve Sivas Buğday Siloları (1934)
  • Paşabahçe Şişe Ve Cam Fabrikası (1935 – Tamamlandı)
  • Kayseri Bez Fabrikası (1934 Temel Atma)
  • Nazilli Basma Fabrikası (1935- Temel Atma)
  • Bursa Merinos Fabrikası (1935 Temel Atma)
  • Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 Temel Atma)
  • Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935)
  • Ankara Çubuk Barajı (1936)
  • Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935)
  • Barut, Tüfek Ve Top Fabrikası (1936)
  • Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936- İlk Türk Uçağı Nud-36 Üretildi)
  • Malatya Sigara Fabrikası (1936)
  • Bitlis Sigara Fabrikası (1936)
  • Malatya Bez Fabrikası (1937 Temel Atma- Bu Fabrika Hariç Bütün Bez Ve Dokuma Fabrikaları Atatürk’ün Sağlığında Açılmıştır.)
  • İzmit Kağıt Ve Karton Fabrikası (1934- Temel Atma)
  • Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937- Temel Atma)
  • Divriği Demir Ocakları (1938)
  • İzmir Klor Fabrikası (1938- Temel Atma)
  • Sivas Çimento Fabrikası (1938-Temel Atma)

Her Fabrika Bir Kaledir.

M. Kemal Atatürk

Cumhuriyet ve Hukuk Devrimi: Türk Cumhuriyeti’nin Teminatı

Mustafa Kemal (Atatürk) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde iken, 15 Aralık 1930.

Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen Türk Hukuk Devrimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarından biri olarak tarihe geçmiştir. Hukuk sistemi, bir toplumun düzenini ve normlarını belirleyen en önemli unsur olup, Atatürk, bu alanda da büyük bir devrim yapmayı hedeflemiştir.

Atatürk’ün gerçekleştirdiği hukuk devrimi, sadece hukuk alanını etkilemekle kalmamış, aynı zamanda diğer devrimlerin başarısını sağlamak ve korumak için bir teminat olmuştur. Hukuk, sosyal değişimlerin güvencesi olarak konumlandırılmış, toplumun her kesiminin haklarını ve özgürlüklerini koruma amacıyla kullanılmıştır.

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken ulusal iradeye dayanan bir hukuk düzenini öncelikli bir unsur olarak görmüş ve bu doğrultuda hareket etmiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarında temelleri atılan hukuk düzeni, Atatürk’ün önderliğinde Hukuk Devrimi hareketi ile tamamlanmıştır.

Atamız, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırabilmek için hukuku sosyal bir mühendislik aracı olarak kullanmıştır. Hukukun bu rolü, toplumun her kesiminin Batı medeniyeti seviyesine erişmesi gerektiğine olan inancından kaynaklanmıştır. Hukukun toplumun her alanında modernleşmeyi teşvik etmesini amaçlamış ve bu amaç doğrultusunda köklü yasal düzenlemeler yapmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’ndan devraldığı karmaşık hukuk sistemini, bağımsızlık, çağdaşlık ve eşitlik ilkelerine dayalı tek bir hukuk sistemine dönüştürmüştür. Atatürk’ün liderliğinde, Türk hukuk sistemi ulusal egemenlik ve bağımsızlık ilkelerine dayandırılmıştır. Atatürk’ün bu devrimi, ulusal hukukun önemini ve gerekliliğini vurgulamış, toplumun her kesimi için adaletin ve eşitliğin önemini belirtmiştir.

Bu devrim, Türkiye’nin çağdaşlaşma yolunda büyük bir adım atmış ve ulusal hukukun temellerini atmıştır. Bu devrim, Türk milletinin bağımsız, çağdaş, demokratik ve onurlu bir yaşam sürdürebilmesi için önemli bir temel oluşturmuştur. Atatürk’ün “Yeni Türk hukuku, yeni Türk Devleti’nin teminatıdır” sözleri, bu devrimin önemini özetler niteliktedir.

Atatürk ve Eğitim Devrimi: Cumhuriyetin Geleceğe Işık Tutması

Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletini yüzyıllardır süregelen geri kalmışlık ve bağımlılıktan kurtarmak için sadece ulusal bağımsızlık savaşı vermekle kalmamış, aynı zamanda eğitim devrimiyle ülkesini çağdaş dünya ile bütünleştirmiş büyük bir liderdir. Atatürk’ün ulusal kurtuluş savaşını kazandıktan sonra İzmir’de “Bu savaş, cahilliğe ve gericiliğe karşı yapılacaktır.” sözü, Türk eğitim devriminin ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

Cumhuriyetin ilanı sonrasında, Türk eğitim sistemi sadece Osmanlı dönemine ait olan yanlışlarla değil, fiziksel ve maddi eksikliklerle de boğuşuyordu. Atatürk, eğitimde çağı yakalamak ve Türk milletini çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmak için yabancı eğitim uzmanlarının önerilerine başvurarak önemli adımlar atmıştır.

Türk milletinin çağdaşlaşma ve gelişme yolunda ihtiyacı olan şeyleri açıkça ortaya koymaktadır:

Atatürk’ün eğitimdeki düşünsel temelleri;

  1. Bilgisizlikle Mücadele: Atatürk, milletini aydınlatmanın ve cahilliği yenmenin öncelikli olduğunu belirtmiştir. Bilgisizlik, milletin yüzyıllarca başkalarının hükmetmesine neden olmuş ve bilgi eksikliği Türk milletini ihtiyatsız bırakmıştır.
  2. Yenilikçi Eğitim Yöntemleri: Atatürk, eski eğitim sistemlerinin yetersiz ve etkisiz olduğunu anlamıştır. Bu nedenle daha özgür, etkileşimli ve deneyime dayalı bir eğitim yaklaşımını benimsemeye başlamıştır.
  3. Milli Eğitim: Atatürk, eğitimin milli olması gerektiğine inanmıştır. Milletin değerleri, kültürü ve tarihine uygun bir eğitim sistemi kurulmuş, yabancı etkilerden arındırılmıştır.
  4. Stabil Eğitim Politikası: Atatürk, eğitimde istikrarın önemini vurgulamıştır. Sürekli değişen programlar ve politikalar yerine istikrarlı bir eğitim politikasının benimsenmesini savunmuştur.
  5. Alfabenin Değiştirilmesi: Atatürk, Türk alfabesini Latin harflerine dönüştürmüş, bu da eğitimde büyük bir adım olmuştur. Latin alfabesi, daha önce öğrenilmesi zor olan Arap alfabesine göre daha kolaydır ve Türkçe’nin yazımını daha da basitleştirmiştir.

Atatürk, kadınların eğitimine de büyük önem vermiştir. Türk kadınlarına eşit eğitim hakkı tanıyarak toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmuş ve kadınların toplumsal hayatta daha aktif bir rol oynamalarını teşvik etmiştir. Bu, Türk toplumunda demokrasi ve toplumsal adaletin daha geniş bir temele dayandırılmasına katkıda bulunmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim devrimi, Türk milletinin aydınlık bir geleceğe ilerlemesine büyük bir katkıda bulunmuş ve Türkiye’yi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmıştır. Bu devrimler, Türk eğitim sisteminin temellerini atmış ve Türkiye’nin modern bir toplum olma yolunda ilerlemesine yardımcı olmuştur. Atatürk’ün eğitim devrimi, millete duyduğu güven ve Türk milletinin gelişmesine olan inancını yansıtan bir zaferdir.

Atatürk ve Cumhuriyet Döneminde Kadın Hakları

Atatürk dönemi, Türkiye’de kadın haklarının önemli bir şekilde geliştiği bir dönemdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki reformlar, kadınların statüsünde köklü değişikliklere yol açtı. İşte Atatürk döneminde kadın haklarının evrimi hakkında bazı önemli gelişmeler:

  1. Eğitimde İlerlemeler: Tanzimat Dönemi’nde kadınların eğitimine yönelik ilk adımlar atıldı. Tanzimat döneminden sonra, Maarif-i Umumiye Nizamnamesi (1869) ile kız çocuklarının eğitim hakkı yasal olarak tanındı. Kızlar için eğitim kurumları ve öğretmen okulları açıldı.
  2. Çalışma Hayatına Katılım: Kadınlar, 1897’de ücretli işçi olarak çalışmaya başladılar. Bu, kadınların iş hayatına katılımını simgeliyordu. Ebe ve Kız Sanayi Mektepleri gibi okullar da kadınların meslek edinmelerine fırsat tanıdı.
  3. Aile Hukuku Reformları: 1871’de Hukuk-ı Aile Kararnamesi çıkarıldı, bu düzenleme evlilik yaşını belirledi ve evlilik sözleşmelerinin resmi memurlar önünde yapılmasını zorunlu kıldı.
  4. Kadın Dernekleri: Birçok kadın derneği ve cemiyeti, kadın haklarını savunmak ve geliştirmek amacıyla kuruldu. Bu dernekler, sosyal yardım, eğitim ve kültürel faaliyetlerde bulundu.
  5. Medeni Kanun: 1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu, kadın haklarına büyük bir destek sağladı. Kanun, kadın ve erkeği yasal olarak eşit kabul etti ve miras hakları dahil olmak üzere birçok alanda eşitlik getirdi.
  6. Siyasi Haklar: 1930’da kadınlar, Belediye Seçimlerinde oy kullanma ve belediye meclislerine seçilme hakkını kazandı. 1934’te kabul edilen Anayasa değişikliği ile kadınlar milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde ettiler. Böylece Türkiye, kadınların siyasi haklarını diğer bazı ülkelerden önce tanıyan ülkelerden biri oldu.
  7. Giyim Düzenlemeleri: Şapka Kanunu ve giyim düzenlemeleri, kadın giyiminde değişikliklere yol açtı. Peçe ve çarşaf giyilmesi yasaklandı ve modern giyim tarzı teşvik edildi.

Atatürk’ün liderliğindeki Türkiye, kadın hakları konusunda önemli adımlar attı ve kadınların toplumda daha etkin bir rol oynamalarına izin verdi. Bu reformlar, Türk toplumunda kadınların statüsünü önemli ölçüde yükseltti ve Türkiye’deki kadın hakları hareketinin temelini oluşturdu. Atatürk, kadınların katkılarını ve fedakarlıklarını sürekli olarak takdir etti ve onların toplumun gelişimindeki önemini vurguladı

Cumhuriyet Ve Demokrasi

1933 yılının 4 Haziran’ında, Atatürk’ün etrafında toplanan devlet adamı ve düşünürlerin, Cumhuriyet’in ilk on yılını değerlendirdiği o gece, demokrasi ve inkılâplar üzerine derin ve tartışmalı bir sohbet cereyan etmişti. O gece, inkılâp kelimesinin manasının ne olduğu üzerine yoğun bir şekilde duruldu. Atatürk, “devrim” ve “evrim” kavramlarına karşılık olabilecek bir açıklama ararken, Türk inkılâplarının lügat mânasından ayrı olarak izahını arzuluyordu.

İnkılâpı, mevcut kurumları zorla değiştirmek olarak tanımlayan Atatürk, Türk milletini çağdaş medeniyet seviyesine taşıyacak yeni kurumları kurarak, geri kalmış eski yapıları yıkmayı ve yerlerine daha ileri seviyedeki yapıları inşa etmeyi amaçlıyordu.

Bu inkılâplar sadece devlet hayatını değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı da kapsıyordu. Atatürk, devletin din işlerinden ayrılmasını, dini duyguların siyasi hedefler için kullanılmamasını ve yeni Türkiye’nin bu prensibi benimsemesini vurguluyordu.

Özellikle demokratik idare sistemine verdiği önem, o gece tartışılan en önemli konulardan biriydi. Atatürk, demokrasinin, Cumhuriyet rejimiyle iç içe geçmiş olduğunu ve bu nedenle Cumhuriyet’in gerektirdiği bütün demokratik unsurların zamanı geldikçe uygulanması gerektiğini ifade etmişti. Bu bağlamda, kadın hakları konusundaki eşitlik mücadelesi, Atatürk’ün demokrasi için vazgeçilmez bir prensip olarak gördüğü kadınların seçme ve seçilme haklarının 1934’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yasallaşmasına uzanmıştı.

Atatürk’ün fikirleri ve bu tür toplantılardaki görüşmeleri, o dönemde ve günümüzde demokrasi, toplumsal eşitlik ve özgürlükler açısından çığır açıcı niteliktedir. Bu düşünceler, Cumhuriyet’in temelinde yatan demokratik değerlerin ve kazanımlarının vurgulanması bakımından son derece değerlidir.

Atatürk’ün mirası, demokrasinin ve Cumhuriyet’in güçlenmesi adına, toplumsal ilerleme ve eşitlik yolunda bireylerin ve toplumun gelişimini destekleme vizyonuyla doludur. Geçmişten dersler çıkararak, bu ilkeleri günümüz Türkiye’sinde sürdürmek, Cumhuriyet’in demokratik değerlerini daha da güçlendirmek için bir fırsattır.

Cumhuriyetin Işığında Geleceğe Yürümek

Cumhuriyet, Türkiye’nin yükselişine rehberlik eden bir fener olmuştur. Gelişmiş sanayi, güçlü eğitim sistemi, kadın hakları, demokrasi ve adalet, Cumhuriyet’in temel taşlarıdır. Atatürk’ün önderliğindeki inkılâplarla kazanılan bu değerler, Cumhuriyet’in kazanımlarının ta kendisidir.

Sanayileşme, toplumu çağdaş medeniyet seviyelerine taşımış, üretkenliği artırmış ve ekonomik gelişmeyi hızlandırmıştır. Eğitim, milleti aydınlatmış, düşünce özgürlüğüne zemin hazırlamış ve toplumun geleceğini güvence altına almıştır. Kadın haklarındaki ilerleme, toplumun yarısını oluşturan kadınların toplumsal ve siyasi hayatta eşit haklara sahip olmasını sağlamıştır. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü ise toplumda adaletin egemen olmasını ve halkın söz sahibi olmasını sağlamıştır.

Bu kazanımların hepsi, Cumhuriyet’in parlak mirasını oluşturur. Bugün, bu mirasın ışığında ilerlemek ve daha da ileriye gitmek için fırsatlarla dolu bir zamandayız. Bu büyük mirası yaşatmak, demokrasinin temellerini daha da güçlendirmek ve eşitlik ilkesini yüceltmek, Cumhuriyet’e olan bağlılığımızı ve sorumluluğumuzu gösterir.

Cumhuriyet, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de bir mirasıdır. İlerlemek ve büyümek için bu mirası korumak, ona sahip çıkmak ve daha da geliştirmek gereklidir. Gelecek nesillere, Cumhuriyet’in getirdiği özgürlükleri, eşitlikleri ve adaleti aktarmak, onların da aynı coşku ve inançla bu değerleri yüceltmelerini sağlamak bizim sorumluluğumuzdur.

Cumhuriyetin kazanımları, bizlere birlik ve dayanışma içinde geleceği inşa etme gücü verir. Atatürk’ün mirası, demokratik, özgür ve eşit bir toplum inşa etme idealini taşır. Bu mirası yaşatmak, her bireyin ve toplumun omuzlarındaki yüce bir sorumluluktur. Cumhuriyetimizin ışığı altında, ilerlemeye, eşitliğe ve özgürlüğe doğru yürümek, bu büyük mirası yaşatmanın en anlamlı yoludur.

Büyük Cumhuriyetimize olan sevgi ve bağlılığımızla, yarınlarımızı aydınlatan bu kutsal mirası gelecek kuşaklara aktararak, onların da gururla yaşamasını temenni ediyorum. Yaşasın Cumhuriyet!

Kaynaklar

Forty Two özel içerikler serisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kapatmak için ESC ye basın