Ünlü astrofizikçi Neil deGrasse Tyson kadar hem bilime hem de bilimkurguya hakim çok az insan vardır. New York’taki Hayden Planetaryumu’nun yöneticisi olan Tyson, halkı astronomi ve uzay araştırmaları konusunda eğitmek için çalışıyor. Kendisi aynı zamanda bilimkurgu filmlerinin ömür boyu hayranıdır ve filmlerin uzay, fizik ve daha fazlasını ne kadar bilimsel olarak doğru bir şekilde tasvir ettiğine dair uzman eleştirisini vermekten çekinmez.
StarTalk adlı TV programının bir bölümünde Tyson, bilimsel doğruluk, yaratıcı hikaye anlatımı ve tür üzerindeki genel etki gibi faktörlere dayanarak en iyi bilimkurgu filmlerini sıraladığı ayrıntılı listesini paylaştı. Tyson’ın en iyi 11 tavsiyesine ve her bir filmin hangi unsurları sayesinde bu prestijli listede yer aldığına bir göz atalım.
Katmanlar Halinde Bilim Kurgu Sinemasının Zirvesi
Katmanlara bölerek tavisyelerde bulunan Tyson’ın öneridği filmleri en alt katmandan üst katmana doğru sıralayalım:
F Kademesi – Bilimde Sınıfta Kalmak
Bazı filmler, bilimsel mantıksızlıkları ya da kavramsallaştırmalarındaki danışmanlık eksiklikleri nedeniyle Tyson’dan başarısız notlar alıyor.
Black Hole (Kara Delik) (1979)
Bu Disney filminde hiçbir fizikçiye danışılmamış olması, “her şeyin bittiği yerde başlayan” bir yolculuğun, yerleşik kozmolojiye dayanan hiçbir açıklaması olmadan yapılmasına yol açmıştır. Tyson, herhangi bir yeniden yapımın bu hatayı düzeltmesini ya da hiç uğraşmamasını tavsiye ediyor.
Moonfall (2022)
Roland Emmerich’in bilimsel inandırıcılığı kırılma noktasının ötesine taşıyan son filmi, Tyson’ın tahminine göre daha izlenmeden başarısız bir ön not alıyor.
D Kademesi – Kusurlu Ama Cazibeleri Var
Listenin ilerleyen kısımlarında, Tyson’ın bilimsel analizine göre bilimden çok hayal gücüne dayanan, ancak yine de bazıları için erdemlere sahip filmler yer alıyor.
Europa Report (2013)
Düşük bütçeli olsa da, buluntu görüntü tarzındaki bu film, Jüpiter’in uydusunu keşif görevinin zorluklarını ve gizemlerini yaratıcı bir şekilde, kısıtlı bir bütçeyle canlandırdı. Tyson’ın kendisi de kısa bir süre görünüyor. İmkânlarına göre kapsamı iddialı.
Arrival (2016)
Uzaylıları antropomorfize etmekten kaçınan ama yine de yaşam formları arasındaki bağlantıları geliştiren Arrival, düşünceyi harekete geçiriyor. Bununla birlikte, Tyson insan elçilerinin uzaylı iletişimini bilimsel olarak çözmek için en iyi becerilere sahip olmayabileceğini belirtiyor. Genel olarak kışkırtıcı bir önerme sunuyor.
Independence Day (1996)
Roland Emmerich heyecan verici uzaylı istilası maskaralıkları sunuyor. Amerikan yanlısı mesajlarında pek incelikli olmasa da, Will Smith’in meydan okuyan “Dünya’ya Hoş Geldiniz” anı takdire şayan. Bununla birlikte Tyson, H.G. Wells’in Dünyalar Savaşı’ndan esinlendiğini ima ediyor.
C Kademesi – Eğlence Değeri Bilimsel Kusurlara Ağır Basıyor
Tyson’ın bilimsel analizine göre, sıralamada daha aşağılarda yer alan filmler eğlenceli ancak göz ardı edilemeyecek kadar bariz bilimsel hatalar nedeniyle puan kaybediyor.
Yerçekimi (2013)
Görsel olarak çarpıcı olsa da, yörünge mekaniğindeki bazı hatalar doğruluk puanını düşürüyor. Ancak yine de gerilimli sekanslarla izleyicileri uzayın doğasında var olan tehlikelere çoğundan daha iyi bir şekilde sürüklüyor.
Matrix (1999)
Wachowskiler’in ikonik bilimkurgu/aksiyon melezi, yaratıcı dünyalar ve heyecan verici dövüş sahneleri yarattı. Ancak Tyson, insan pili önermesinin fizik açısından mantıksal boşlukları olduğunu savunuyor. Yine de tekrar izlenebilir.
Armageddon (1998)
Michael Bay’in felaket destanı, bilimsel titizlik olmasa da dizginlenemez bir eğlence sunuyor. Tyson, filmin dakika başına diğer tüm filmlerden daha fazla fizik yasasını çiğnediğini iddia ediyor. Ama Bruce Willis dünyayı böylesine gösterişli bir şekilde kurtarırken kimin umurunda?
Close Encounters of the Third Kind (1977)
Steven Spielberg ikonik bir ilk temas hikayesi yarattı. Ancak Tyson, bilimsel danışmanlığın 1970’lerin sonlarına kıyasla modern teknoloji göz önüne alındığında, insanların uzaylı ziyaretine ilişkin ilk anlayışını tasvirini geliştirebileceğini belirtiyor. Nostalji statüsünü yükseltiyor.
B Seviyesi – Göze Çarpan Bilimsel Kusurları Olan Eğlenceli Filmler
“B” filmleri sağlam hikaye anlatımını bazı bilimsel hatalarla karıştırıyor, ancak yine de Tyson’ın genel olarak değerli bulduğu doğruluk çabalarını gösteriyor.
Yıldızlararası (2014)
Christopher Nolan’ın harika filmi (Benim favorim), fizikçi Kip Thorne tarafından bilgilendirilen solucan deliği ve kara delik tasvirleriyle yüksekleri hedefliyor. Ancak Tyson, insanlığın yıldızlar arasında seyahat etmektense ekin hastalıklarını daha kolay çözebileceğini savunuyor. Yine de iddialı kapsamı övgüyü hak ediyor diyerek filmin hakkını veriyor.
Back to the Future (1985)
Tyson’a göre bu prototipik zaman yolculuğu klasiği, teknolojisinin olay örgüsüne dayalı kurallarını doğru bir şekilde uyguluyor. Bununla birlikte, serinin üçüncü bölümde gerekçesiz bir şekilde “vahşi batıya geri döndüğü” için düşüşe geçtiğini gözlemliyor.
A Kademesi – Güçlü Bilimsel Değere Sahip Mükemmel Filmler
Tyson’ın analizine göre “A” filmleri, ilgi çekici hikaye anlatımını geliştiren gerçek bilime adanmışlık gösteriyor.
Deep Impact (1998)
Tyson, bir okyanus çarpmasıyla tetiklenen tsunami yoluyla kıyı bölgelerindeki yıkıma odaklanmanın, Armageddon’daki fiziğe meydan okuyan gösterilere kıyasla akıllıca bir seçim olduğunu söylüyor. NASA uzmanlarından alınan danışmanlık, felaket sahneleri heyecan verici görseller olmaya devam etse de, hikaye mantığını sağladı.
Contact (1997)
Uzaylıları tasvir etmekten kaçınan ve bunun yerine insanlığın dünya dışı zekânın kanıtlanmasına verdiği tepkiyi inceleyen Temas, felsefi soruları hassas bir şekilde gündeme getiriyor. Tyson, böyle bir keşfin kültürleri nasıl etkileyebileceği ve yeni inançları nasıl ortaya çıkarabileceğine dair düşündürücü incelemesini övüyor.
Terminatör (1984)
James Cameron bu filmi, bir iç iskeletin canlı dokudan yoksun olmasından silah atışlarının geri tepmesine kadar sert bilim dokunuşlarıyla donatıyor. Ayrıca, minimalist gelecek savaş hikayesi anlatımı da ayakta kalıyor. Tyson, filmin tür üzerindeki kalıcı etkisini takdir ederken ufak tefek kusurları saklı tutuyor.
Neil deGrasse Tyson’ın önemli bilim kurgu filmlerine ilişkin bilimsel değerlendirmelerinin bu kapsamlı dökümünü hem bilgilendirici hem de eğlenceli bulduğunuzu umuyorum. Siz de en sevdiğiniz bilim-kurgu filmlerini yorumlarda belirtirseniz çok memnun olurum. Sağlıklı günler.
Neil deGrasse Tyson’ın Onayladığı En İyi Bilim Kurgu Filmleri Listesi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Neil deGrasse Tyson’ın “Arrival” filmi hakkındaki görüşü nedir
Tyson, Denis Villeneuve’ün 2016 yapımı “Arrival” filminden şaşırtıcı bir şekilde etkilenmedi. Eğer uzaylılar gerçekten Dünya’ya gelirse, filmde tasvir edildiği gibi onları bir dilbilimci yerine bir kriptologla karşılamanın daha iyi olacağına inandığını belirtti.
Neil deGrasse Tyson bilimsel açıdan en doğru filmin hangisi olduğunu düşünüyor?
Tyson’a göre bugüne kadar izlediği bilimsel açıdan en doğru film “Marslı” (The Martian, 2015). Matt Damon’ın Mars’ta mahsur kalan bir astronotu canlandırdığı film, bilimsel ayrıntılara gösterdiği özenle Tyson’ı etkilemiştir
Neil deGrasse Tyson listesinde neden “The Blob” (1958) filmine yer veriyor?
Tyson, uzaylıların amip benzeri varlıklar olarak benzersiz tasviri
nedeniyle eski usul yaratık filmi “The Blob “a yüksek not veriyor. Filmin uzaylıların tipik küçük yeşil adam tasvirinden ayrılmasını takdir ediyor.
Neil deGrasse Tyson’ın “Interstellar” (2014) hakkındaki görüşü nedir?
Tyson kendini Christopher Nolan’ın hayranı olarak ilan etmiştir ve “Yıldızlararası “nı en iyi bilimkurgu filmlerinden biri olarak görmektedir. Filmi, şimdiye kadar yapılmış diğer tüm filmlere kıyasla en gerçekçi fiziğe sahip olduğu için övüyor.
Neil deGrasse Tyson neden “Geleceğe Dönüş” (1985) filmini listesine dahil ediyor?
Tyson “Geleceğe Dönüş” filmini listesine dahil ediyor çünkü bu filmin şimdiye kadar yapılmış en iyi zaman yolculuğu filmi olduğuna inanıyor. Filmin tüm zamanların klasiği olduğunu kabul ediyor ve zaman yolculuğu tasvirini övüyor.
Bir yanıt yazın